Samandağ Kadın Dayanışma Derneği, Samandağ Belediyesi Kadın Danışma merkezi ve CHP Samandağ Kadın Kolları Başkanlığınca düzenlenen “İnsanca, Kadınca, Dostça” konulu panel geçtiğimiz Cumartesi günü Yeni Çarşı Meclis Salonu’nda gerçekleşti.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen panele konuşmacı olarak Aktivist Gül Erdost ve Toplumsal Bellek Platformu’ndan Alaz Erdost katıldı. Samandağ Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Hülya Nehir’in moderatörlüğünü yaptığı panelin sunumunu Psikolog Nilgün Yeniocak yaptı. Ardından Kadın ve Barış konulu şiir yarışmasında dereceye girenlere ödül verildi.
Panelin açılış konuşmasını yapan Samandağ Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Hülya Nehir, “Bu gün 12 mart.12 mart 1971 de Türkiye demokrasi tarihinde,temel hak ve özgürlüklere önemli kısıtlamalar getiren muhtıranın yayınlandığı gündür.9 yıl sonra da 12 eylül 1980 de Türkiye’de bir darbe gerçekleşir ve bu darbe ile birçok devrimci,aydın,akademisyen,gazeteci, yayıncı haksız yere tutuklanır,yıllarca hüküm giyer,işkenceden geçer,kimisi de işkence de öldürülür.İlhan Erdost’ta 12 eylülde gözaltına alınıp,gözaltındayken işkence de öldürülen aydınlardan biridir.Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.Bu gün eşi Sevili Gül ERDOST ile kızı Alaz ERDOST ile bu paneli gerçekleştireceğiz.
8 mart etkinlikleri çerçevesinde, düzenlediğimiz bu panelde, Dünya kadınlar gününden bahsetmek istiyorum. 8 mart bir mücadele tarihidir. Zaten mücadele olmadan hiçbir şey de olmuyor.
Daha önceki panellerimiz de morarmış yüzlerden, ağlayan gözlerden bahsederdik. Bu defa direnişimizi, mücadelemizi ve kazanımlarımızı konuşalım istedik. Kadınların bu mücadele tarihinde, Osmanlının son dönemi ile Cumhuriyetin ilk yıllarında Seçme ve seçilme hakkı için mücadele etmiş, Nezihe Muhiddin, kadın edebiyatında bir ilk olan Fatma Aliye’lere, Klara Zetkin’lere selam olsun.
O yıllarda mücadele eden kadınlar, çeşitli dernekler kurmuş, dergiler çıkarmış, konferanslar düzenlemişlerdir.
Seçme ve seçilme hakkımızı Cumhuriyetle beraber, Fransa, İtalya ve İsviçre’den önce almışız.
Kadın mücadelesi 1980’lerden sonra, farklı bir aşamaya girmiştir. Kol kırılır yen içinde kalır anlayışı terk edilmiş, özel alan politiktir fikri kabul görmüştür. Çünkü uygulanan şiddet en yakınlarca eş, sevgili, baba, kardeş tarafından yapıldığı güçlü bir şekilde vurgulanmıştır.
Bu süredeki kazanımlarımız:
Kadın kütüphaneleri oluşturuldu. Kadın sığınakları açıldı, Kadın danışma merkezleri açıldı, kadın filmleri yapılmaya başlandı, Kadına yönelik şiddete karşı kampanyalar, kürtajı yasaklamaya çalışıldığında, Türkiye’nin her tarafından kampanyalar örüldü.
Bu çalışmaların neticesinde;4320 sayılı ailenin korunmasına dair kanun ile 6284 ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair kanunlar kabul edildi. İstanbul sözleşmesinin de ilk imzacısı oldu Türkiye.
Bu kadar mücadele, ve kazanımdan sonra AKP iktidarında nasıl oluyor da kadına yönelik şiddette bu kadar artış oldu? AKP yöneticilerinin her fırsatta kadın erkek-eşitliğine inanmadığını söylemeleri, kadını ekonomik ve sosyal hayattan koparmak için her türlü hamleyi yapmaları, kadına yönelik şiddeti sistematik hale getirdi. Muhafazakar, mezhepçi, ayrıştırıcı, erkek egemen yapıyı pekiştiren, şiddeti de normal gibi sunan bir dilleri var iktidarın.
Geçtiğimiz aylarda Özgecan yasası olarak bilinen yasanın meclisten geçmesi için CHP kanun teklifi vermişti. Bu yasa hala çıkmadı. Sanıklara iyi hal ve haksız tahrik indirimi uygulanmasını istemiyoruz. Kadın sırf kısa etek giyindiği,kırmızı ruj sürdüğü için haksız tahrik sayılmamalı, sanığa da kravat taktığı için ceza indirimine gidilmemelidir.
Bu güzelim topraklarda bir gün mutlaka adaletin, hürriyetin, eşitliğin, barışın, kardeşliğin bayrağı dalgalanacak ve kadınlar hak ettiği yeri alacaktır.”dedi.
Toplumsal Bellek Platformu’ndan Alaz Erdost yaptığı konuşmada “Umut ettiğimiz sürece yaşıyoruz. Biz de Toplumsal Bellek Platformu’nda çalışmalar yapıyoruz. Biz beraber oldukça güçlüyüz. Ben artık babamın öldürüldüğü yaştayım. Babamın arkadaşları da babam gibi aynı şekilde işkenceyle öldürüldü veya işkenceden geçirildi. Babaları öldürülen arkadaşlarla birlikte bir arada olduk. Bu süreçte bir çok şeyi engelleyemedik. Örneğin, Gaz yemeyi, zaman aşımını engelleyemedik ama beraberdik. 12 eylül darbecilerin yargılanmasını hiç bir zaman samimi bulmadık. Duruşmalara katıldık. Orada “paşalar gibi” kahve içen Kenan Evren’i gören anneler gözyaşı içinde kaldı. İşkenceyle öldürdükleri insanlara rapor yazacak doktor yoktu. Ölüm nedenlerini havadan sudan iddianamelerle örtmeye çalıştılar. Devam eden davaları platform olarak takip ediyoruz” dedi.
Alaz Erdost 8 Mart’ta yazdığı yazıyı kadınlarla paylaşarak katledilen aydınların anneleri, eşleri ve çocuklarıyla birlikte yaşadıklarını anlattı.
Söz alan Gül Erdost, yaptığı konuşmada “yapacak daha çok işimiz var, bu paneli organize edenlere Samandağ Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Hülya Nehir’e ve dernek üyelerine teşekkür ediyorum. 8 Mart’ta bir çok yere giderek başka kadınlarla görüşüyoruz. Çocuk doğurup kocamıza bakıp başka bir şeyle ilgilenmediğimizde AKP’nin ekmeğine yağ sürmüş oluruz. AKP kadının 9 yaşından başlayan aile içi cinsellik (Ensest) konusunda din kisvesi altında bunu yapması çok tehlikelidir. Mücadelemiz, kadını güçlendirip hak alma, yerelden başlayarak siyasette var olma ekseninde olmalıdır. Türkiye’nin en fazla kadın meclis üyesi olan yerlerden biri Samandağ Belediyesidir. Muhafazakarlık, gelişmeyi engelleyen ve kadını vuran bir zihniyettir. AKP önce AB’ye gireceğiz diyerek bir çok kadın örgütüyle ittifak yaptı. Daha sonra dış politika alanında Suriye, Mısır gibi İslam ülkelerini ele geçirip Halife olmak istediler. Onu başaramayınca şimdi de başkanlık hayalleri kuruyorlar. AKP evde yaşlı ve engellilere bakan kadınları keşfetti. Onlara yardım desteğinde bulunarak kendine desteği başardı, sanki bu yardımı cebinden veriyormuş gibi. AKP hükümetinde sadece iki kadın bakan var ve kadını birey olarak koruyan bir anlayış yoktur. Esnek çalışma yasalarının hiç biri kadına yönelik değildir. Bunlar kadını oyalama tektikleridir. Bizler bunların hepsini izliyoruz ve milletvekilleri ile görüşüyoruz. Bu konuları hepinizin her zaman dile getirmesini bekliyoruz. Yerelden yapılan çalışmalar çok daha anlamlı ve güçlüdür. Toplumsal cinsiyet rol meselesi her konuda önümüzü tıkayan bir meseledir” dedi.
Gül Erdost, kadını koruyan uluslararası sözleşmeler hakkında katılımcılara bilgi verdi. Erdost, birlikte olmaya ihtiyacımız vadır, iktidar kendine yakın çok sayıda kadın örgütü kurdurttu. Bizle muhalif olduğumuzu ve dik durduğumuzu göstermeliyiz. Birbirimizden güç alacağımız günlerde birlikte olmak umuduyla diyerek sözlerini bitirdi. Konuşmaların ardından panelistler katılımcıların sorularını yanıtladı.
DERECEYE GİRENLER ÖDÜLLERİNİ ALDI
Panelin ardından Kadın ve Barış konulu şiir yarışmasına katılan ve dereceye girenlere ödülleri verildi. Yarışma şiirleri Hatay Amanos Edebiyat Dergisi’nde yazan yerel şairler tarafından değerlendirildi. Yarışma sonucunda “Siyah” adlı şiiriyle Özlem Duran birinci, “Barış Budur” adlı şiiriyle Nazlıcan Bolat ikinci, “Barıştır kadın” adlı şiiriyle Meryem odacı üçüncü, “Beyaz Güvercin” adlı şiiriyle Arzu Meydanoğlu Paşaoğulları dördüncü oldu. Ayrıca “Barışın Adı Kadın” şiiriyle Meri Oflazoğlu (Samandağ Atatürk Anadolu Lisesi), “Duyulmaz Haykırışlar” adlı şiiriyle Ece Keklik (Bedi Sabuncu anadolu Lisesi), “ Kadın Olmak” Şiiriyle Tülin Dönmez (Yüksel Acun Anadolu Lisesi.) birer Ödül Aldı.